İstanbul Rumeli Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mursül, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 76. yılında yaptığı değerlendirmede, 10 Aralık’ın insanlık tarihi açısından bir dönüm noktası olduğunu belirtti. Beyannamenin, bireylerin doğuştan sahip oldukları hakların eşitliğini ve evrenselliğini ilan ederek insan onuruna yaraşır yaşamın evrensel çerçevesini çizdiğini söyledi.
- yüzyılın iki büyük savaşının ortak değerlerin korunmasının önemini acı biçimde gösterdiğini hatırlatan Mursül, toplumsal barış ve adaletin sağlanması için eşitlikçi ve kapsayıcı politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı. “Eğitimden sağlığa, adaletten kültüre kadar ayrımcılıktan uzak bir anlayış hâkim olmadıkça gerçek barıştan söz edemeyiz,” dedi.
“122 Milyon İnsan Yerinden Edilmiş Durumda”
Doç. Dr. Mursül, günümüz dünyasında insan hakları mücadelesinin göç, savaş, etnik çatışma, iklim değişikliği ve ekonomik krizler nedeniyle her zamankinden daha kritik hâle geldiğini söyledi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) verilerine göre 2025 itibarıyla dünya genelinde zorla yerinden edilen kişi sayısının 122 milyonu aştığını belirten Mursül, bunun “dünya üzerindeki her 67 kişiden birinin yurdundan koparıldığı” anlamına geldiğini ifade etti.
Verilere göre yerinden edilenlerin 43 milyonu mülteci, 73 milyonu ülke içinde yerinden edilmiş kişi ve 8 milyonu sığınmacı statüsünde bulunuyor. UNICEF’in raporları ise 2010’dan bu yana yerinden edilen çocuk sayısının üç kat artarak 48 milyona ulaştığını ortaya koyuyor. Mursül, “Bugün tüm teknolojik ve bilgi imkânlarına rağmen milyonlarca insan hâlâ temel haklarına erişemiyor. Bu tablo, hak temelli politikaların ve uluslararası iş birliğinin yaşamsal önemini her gün yeniden gösteriyor,” dedi.
“Üniversiteler Değer İnşa Eden Kurumlardır”
İnsan hakları bilincinin toplumun tüm kesimlerine yayılmasında eğitim kurumlarının sorumluluğuna dikkat çeken Doç. Dr. Mursül, üniversitelerin yalnızca bilgi üreten değil, aynı zamanda değer inşa eden yapılar olduğunu vurguladı. İstanbul Rumeli Üniversitesi olarak öğrencilerini hem akademik hem de insani değerler açısından donanımlı bireyler olarak yetiştirmeyi hedeflediklerini belirtti. “Gençlere hak temelli düşünme biçimini kazandırmak, geleceğin adil ve barışçıl toplumlarını inşa etmenin en güçlü yoludur,” diye konuştu.
“10 Aralık, Bir Anma Günü Değil, Sorumluluk Çağrısıdır”
Doç. Dr. Mursül, İnsan Hakları Günü’nün yalnızca bir anma günü olmadığını, insanlığa yönelik bir sorumluluk çağrısı taşıdığını ifade ederek sözlerini tamamladı: “Farklılıkların bir arada yaşamayı zenginleştirdiği, herkesin özgür ve eşit bir yaşam sürebildiği bir toplum ortak hedefimizdir. Bu hedefe ulaşmak için kolektif bir bilinçle hareket etmek, önyargıları, ayrımcılığı ve şiddeti reddeden bir yaşam kültürünü benimsemek zorundayız.”








































