CHP İstanbul İl Yönetimi’nin görevden alınmasının ardından Kemalist Aydınlanma Derneği Genel Başkanı ve eski CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol’un “uyarı” niteliğindeki açıklaması yeniden gündeme geldi. Anadol söz konusu açıklamasında partilileri uyararak, “Dava konusu olan İstanbul il kongresinin seçtiği delegeler dışında tüm CHP kurultay delegeleri partilerine sahip çıkarak imzalarıyla tüzüğün 48/5. maddesine göre olağanüstü seçimli kurultay istemelidirler” ifadelerini kullanmıştı.
İstanbul’da 8 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirilen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İl Kongresi’nin iptali için açılan davada karar çıktı. Mahkeme, İl Başkanı Özgür Çelik ve mevcut yönetimin görevden alınmasına karar verdi. Kararı 45. Asliye Hukuk Mahkemesi verdi. Söz konusu gelişmelerin ardından siyaset gündeminde hareketli saatler yaşanırken, Kemalist Aydınlanma Derneği Başkanı Kemal Anadol’un geçtiğimiz aylarda yaptığı açıklama yeniden gündeme geldi. Dernek Sözcüsü Buket Müftüoğlu, “Sayın Kemal Anadol aylar öncesinde bu sürece karşı uyarılarını iletmişti. Parti heyetinin dikkate alması gerekiyordu. Söz konusu öneriler dikkate alınıp İstanbul İl Başkanlığı seçimleri yenilenseydi bugün yaşanan kayyum atamasını yaşamayacaktık. ” diyerek Anadol’un sözlerini hatırlattı. Haziran ayında Cumhuriyet Gazetesi’nde yazan Anadol, şunları kaydetmişti:
“Mutlak butlan kolayca başvurulacak bir istem değil, mahkeme heyetince ilk celsede reddedilmesi gerekiyor. İktidarın yargıyı alabildiğine siyasallaştırdığı ve muhalefete karşı sopa olarak kullandığı bu dönemde kuşku duymak en doğal hakkımızdır kanısındayım. Olası bir aleyhte karar sonucunun siyasal yaşamda ve CHP içinde fırtınalar yaratacağı gerçeğin ifadesidir.”
“Olağanüstü seçimli kurultay istenmeli”
CHP karşıtlarına böyle bir fırsat verilmemesi gerektiğini belirten Kemalist Aydınlanma Derneği Genel Başkanı, “Dava konusu olan İstanbul il kongresinin seçtiği delegeler dışında tüm CHP kurultay delegeleri partilerine sahip çıkarak imzalarıyla tüzüğün 48/5. maddesine göre olağanüstü seçimli kurultay istemelidirler” ifadelerini kullanmış ve sözlerini şöyle sürdürmüştü:
“Adı geçen soruşturma dosyasına başvuranları ifadeleri televizyon ekranlarında ve sosyal medyada çarşaf çarşaf yayımlanmaktadır. Hiçbir ciddiyeti olmayan belgesiz ve kanıtsız, salt parti içi çekişmeler ve suçlamalar mutlak butlan gibi ağır sonuç doğuracak bir kavramın öznesi olamaz. Mahkemenin ilk celsede reddetmesi gereken bir davayı, soruşturması tamamlanmamış bir dosyadaki beyanlara bağlamasını manidar buluyorum. İktidarın yargıyı alabildiğine siyasallaştırdığı ve muhalefete karşı sopa olarak kullandığı bir dönemde kuşku duymak en doğal hakkımızdır kanısındayım. Olası bir aleyhte karar sonucunun siyasal yaşamda ve CHP içinde fırtınalar yaratacağı gerçeğin ifadesidir. CHP karşıtlarına böylesi bir fırsat verilmemelidir.
Bu durumda ne yapmak gerekir? CHP, Cumhuriyeti kuran bir partidir. Dünyada ilk kez başarıya ulaşan antiemperyalist mücadeleyi utkuyla sonuçlandıran bir kutsal isyanın siyasal örgütüdür. Kuruluşundan bu yana çok sıkıntılar atlamış hatta 12 Eylül cuntası tarafından kapatılmıştır. Ama küllerinden doğmayı başarmış, siyasal yaşamın vazgeçilmez bir unsuru olmayı sürdürmüştür. Kimse CHP’den büyük değildir. Partinin gerçek sahipleri onu hiç bırakmayan seçmenleri ve örgütüdür. Örgüt partisini esenliğe çıkarmak, korumak ve kollamakla görevlidir. Dava konusu olan İstanbul il kongresinin seçtiği delegeler dışında tüm CHP kurultay delegeleri partilerine sahip çıkarak imzalarıyla tüzüğün 48/5. maddesine göre olağanüstü seçimli kurultay istemelidirler. Toplumun heyecanını alanlara taşıyan ve iktidara yürüyen CHP’yi olası tehlikeden korumanın yolu bu kutsal görevdir.”